9 Kasım 2009 Pazartesi

* Hayatta istememek değil de başlamamak sçırtıyormuş, onu anladım. İstemesen de başlayacaksın, gerisi geliyor.

* Bülent Ersoy, yüzüne embiriyolardan embirdiği kök hüçrelerini nakletmiş. Yüzden yeni bir yüz çıksa ya! (Bkz sayfadaki fotoşembriyo.)

* Kavgada söylenmez: “Senin manita için çok acayip embiriyo diyorlar.”

* Kaşık kaşık fıstık ezmesi yiyip kilo almıyorum. Nefis loğ!

* Milliyet gazetesinden uzun süredir spam mail alıyordum. Şimdi de mail adresim Fanatik’in eline geçmiş. “Rıdvan Dilmen’den mesaj var” diye mail geldi. Şeytan Rıdvan’dan gelen mesaja hayır diyeceğim için çok üzgünüm. Şeytana uydum, bir de spam olarak google’a bildirdim.

* Facebook’ta sadece işyerinde çekilmiş fotoğrafları olan bir sürü arkadaşım var. Adamların hayatları işleri. Ne fena ya. Asıl fenası, insanın her şeye alışması. Onlar da buna alışmış. Uyyy.

* Beyaz pantolon giyen manitadan korkacaksın. Kesin göstermek istediği bir şey var.

* O göstermek istemese bile beyazın tılsımı sayesinde pek çok gizem açığa çıkıyor zaten.

* Muza basıp kaydığında havadayken “Uy Anamur!” diye bağıran güzel bir abimizdi Muhlis Bey.

* Cem Dinlenmiş’e geçen hafta zangoç demişim. Bir de utanmadan mailine 23 megabayt Kuazimodo jpegleri atmışım. Acaba kıllanmış mıdır?

* Morg Sokağı Cinayetleri’nde katil maymundu ya! Şimdi hatırladım. Çok fenaymış, Edgır’ın öykülere bi kere de bu gözle bakayım bakayım.

* “Kendini Hiroşima'da bulabilir misin? Özgürlük adına kendini yakan Vietnamlının et kokusunu duyabilir misin? Okullarda vurulan gençlerin kanlı elbiselerini giyebilir misin? Filistin'deki kurtuluş savaşçısı gerillaların fişekliğini kuşanabilir misin? Beni barış içinde çıkar düşünmeden sevebilir misin?” -Cüneyt Arkın / Yıkılmayan Adam.Cüneyt abi manitaya isyan ediyor. Ama bence kesin ayak yapıyor, görüştüğü başka bir manita var, diğerinin kafayı karıştırıyor.

* “At bi sakal be babi” Usame Bin Laden.

* Bir müzik grubunda USB’ye Usame, adaptöre “Azaptör” diyenler varsa, hiç şüphesiz ki o insanlar myspace.com/helezonprizma adresi altına mp3 de koyuyorlardır.

* Adresimi veriyorum: Posta Kukusu 13 Küçük Hesap Ankara / Bahtıkara.

* “Sen kalk da ben yatam!”.... Adama ölüyken bile rahat yok. Ne acayip memeleketiz ya! Adam yatacak tabii, sıra sende, biraz da sen çalış.

* O değil de attığı mesajda çok acayip yazım hataları olan manitadan, ne kadar badem olsa da tiksinmek de benim ayıbım olsun.

* Bakalım Facebook yasaklanacak mı? Kılıçtaroğlu diye sevindik, o da sansürcüoğlu çıktı. Hakkında ileri geri konuşan siteyi ihbar etti. Kapattıroğlu. Bravooğlu. Yuhoğlu!

* Facebook’un arkadaş önermesi nedir peki? Bildiğin pezevenkbook. “Abi onu beğendin, bak bi de senlik tam bu var” dese delikanlı gibi sorun yok. Ama sinsice öneriyor ya, kıllanıyorsun.

* Ben de ‘Davut Güloğlu nerede yahu?’ diye düşünüyordum, Hayko için “Korku filminden çıkmış gibi maymuna benziyor, kedi mi köpek mi kesiyor belli değil, bu ve bunun gibileri şaklaban, öyle birileri gece bağıra bağıra gelse çeker vururum.” gibisinden laflar ederek kendisini hatırlattı sağolsun. En tehlikeli şeylerden biri salyaları aka aka konuşan insan.

* Eskiden uzun süre su içmeden konuşunca Mesut Yılmaz’ın ağzının kenarında beyaz peynir oluşuyordu. Artık öyle politikacılar kalmadı.

* Hepinizi öpüyorum. Ama erkekçe. (O da ne acayip dergiydi ya, neredeyse Sakallı Kadın bile poz verecekti, öyle acayip kadınlar vardı o dergide. Gençliğimiz yanmış. Siz yine iyisiniz, ikshemstır filan var).
Beslembe çantası nedir?Çocukken, zenginler hep şişman, zayıfların hepsi fakir sanırdım. Meğer kuruzengin de olabiliyomuş. Cümle içi: ‘Robin Hood kesin bi kere yanlışlıkla tombul fakirden alıp, kuruzengine vermiştir.’

Demir Bükey kimdir? Ebeveyn bir bakışla insanın belini bükebiliyoken, Yuri Geller’in kaşık eğmesine vız denir, tırıs biber.

X ekseninde sıfırın sırtı nereye dönük?Lira’dan atılan altı tane sıfırı, uğur getirir diye ben kaptımdı. Güneşte kuruttum bozulmasın diye, kadife kutularda saklıyorum ve tabii ki söylemem yerini. Bi gün lazım olursa iade edebilirim, fakat karşılığında yirmi tane yedi isterim, ortasında çizgi olan yedilerden.

Dönence hangi enlemden elde edilir?'Bırak gitsin dönerse senindir!' ile 'Saçlarından yol getir' arasında bir orta yol?.. I- ıh mı? Hiç mi yok?

Köpekbalığı memeli midir? Beyonce'un butları birer köpekbalığı. Kliplerinde, köpekbalıkları bunu kabaktan ıssırmış, bölmek için bi o yanak bi bu yanak hızla sallıyor. Dağ gibi Cenifer Lopez’i de böyle yuttulardı. Cümle içinde: 'Ben köpekbalığnı televizyonda değil, denizde görmek istiyorum. Töbe vazgeçtim, orda hele hiç istemem.'

Barometre ne işe yarar, lazım değilse atcam bak, ona göre? Hısım akraba mutlu olsun diye, en güzel günlerinde perişan olan gençlere 'arkadaşlarımız evleniyo' denir. Düğün Gezegeni'nde, atmosfer dünyadakinden daha kalın, nefes alış ne zor ve basınç çok yüksektir ki buna DŞA (Düğün Şartları Altında) denir. DŞA'da genç çiftin kafası hurma gibi büzüşmesin diye, damat nefesini tutarak dış basınça karşı iç tazyik, gelin ise, gelinbaşı veya duvak biçiminde 'uzay başlığı' takınır. Düğünün eritici ışınlarından korusun diye bunlara altın takılır. Düğünertesi, yeni çift altınları alıp hemen uzaklara kaçarak mutluluklar.
* Sevda Demirel’in Hande Ataizi’nin ağzının tam ortasına tokadı yerleştirdiği programda arada kalan Cem Davran’ın güneş gözlükleri diyorum. Arkada da Arto. Vay babayn!* Arto tekrar yuvasından çıksın. Arto mevsimi gelmedi mi sizce de? Ramazandan sonra havalar şöyle güzel bi Arto yapsın. * Kelebek’te okudum. Evet mal gibi Kelebek okuyorum evde. Ama belki biliyorsunuz, Kelebek, Hürriyet’ten daha çok okunuyor. Neyse, Nil’e sormuşlar “Manitasyon durumları nasıl?” diye, o da anlatmış. Sonrasında da Kelebek bundanhaber yapmış. “Nil’in çocuk özlemi” diye. Nil arada “Herkese benzeyen bir çocuğum olmasını isterim” demiş. Allah korusun aklıma John Carpenter’ın The Thing filmi geldi. Orada uzaydan kutup bölgesine bi organizma gelirdi. Organizma temas ettiği tüm canlılara benzemeye çalışırdı. Sonunda da organizma analı-kızlı çorbası gibi acayip bi şekle bürünürdü. Bi yerlerinden köpekler çıkıyor, bi yerlerinden öncesinde yediği adamlar. * Evde oturmaktan ne biçim baymışım. Nil’in masumane lafı nerelere gitti beynimde. Benim beyin beyin değil ki, adeta sünger bok.
Zaman makinası var mı, versene bi tur, ağacın ordan döncem. Çocuklar, gençler, hissi tertemizler... Ebeveyne küsüp, 'içeri odaya kaçıyım da biri gelip gönlümü alsın' diye ömürden boşa harcarız. Gerçekte yoko, bitek filmlerde varo. Arada bi kapıdan geçen silüet ya çişe ya da börek almaya mutfağa gider, saf kalbin boşa güpgüp. Loş odadan çıkıp, dizi seyrederek son böreği yutan yetişkini kamaşan gözlerinle seyrederken fıs diye yaşlanırsın da haberin olmaz. Buna zaman makinası denir. Mutlaka küsmen gerekiyosa, bari bi tabak börek alıp öyle kaç odaya, ağlarken bi yandan yirsin.

'Parkur' sporu ne la?La değil, lö... Fransa'dan gelmiş 'Lö Pağkuğ': Üç tarafımız betonlarla kaplıdır ve bunalan gençler ağaca, arabaya, çatılara neyim hoplaya zıplaya gezer bari. Fakat bizde çatılar sağlam değil. Hop mop derken damdan içeri, birinin oturma odasına düşersen Tanrımisafiriyim de. Evdekilerin keyfine göre, ya yemek ya kötek izzeti ikram.

(+1) + (-1)= Ne?(Haritadaki ölçeği kullanmayı öğrenince aha hayatı biraz anladım sanmak) + (hiç biyere cetvel gibi dimdirek gidilmediğini öğrenmek)= Sıfır

Görsel sanatlara misal de. Webkem görselsanatı. Eve kamera koydum, kedi yalnızken ne yapıyor diye. Yanımdayken neyiyse, yalnızken de onuymuş: Uyumak, hızla uzaklaşan küçük şeyleri kovalamak, bi daha uyumak, sçmak, işemek, düşünmek, düşünmeden ööyle durabilmek ve kendini yalamak.

Doğru ve düzlem arasında ne fark vaağ? Biz yapınca iyi, başkası yapınca eşşeklik olan şeylere doğru denir. Örnek: Cilalı Çocukluk Devri'nde sokakta ayı gibi bağırarak oynamalıyız. Büyürken yoruluruz ve bazan ay yeter artık vıcır vıcır diye bunlara sülahiyle su sepmek suretiyle, hadi yallah. Şöyle bi düşününce veya işimize gelirse, iki noktadan ne kadar çok doğru geçebiliyor. Cümlede: 'Her eğrinin, doğru olduğu bi düzlemi vardır.'

Metronom nedir? Ağlarken bize sarılıp, teselli etmek için kendiyle birlikte bizi de sallayan arkadaşımıza metronom denir. Ağlamanın şiddetine göre lento, andante, allegro diye tempo değiştiriyorsa bu ya gerçek dosttur ya da dalga geçiyodur. Veya gerçek dosttur ve dalga geçiyodur.
* Uykuya olan borç anca uykuyla ödeniyormuş. Ben beyazpeynirle ödeme çalıştım olmadı. Toprak kabul etmedi.

* Havalar bozdu, bi şey yapmadan evde oturma zamanı başladı. Havalar iyiyken de bi şey yapmadan dışarıda oturma zamanıydı. Ne zaman bi şey yapıcaz amk?* Mercedes AMK* Türkiye’de internet hep çok yavaş olacak gibi. Yıllar geçtikçe bağlantı hızımız artıyo ama nedense davnloydcuyu kesmiyor o hız. Terbiyesiz davloydcu.

* RTÜK iyice her bi şeye karışır oldu. Millet öpüşüyör, RTÜK’ün bi şeyi kalkıyor, çekici kalkıyor, o diziyi yasaklıyor, TV’de Justin Timberlake’le Ciara’nın klibi dönüyor, RTÜK üyeleri yine fenalaşıyor, klip yasaklanıyor.* RTÜK’teki dostlar acaba hiç bir kadınla birlikte oldu mu? Her şeyden heyecanlanıyorlar da o açıdan. Ulan banyodan Behlül çıktı, yine fenalaştılar. Bi de büyük ihtimalle RTÜK bünyesinde kadın üye de yoktur. Ama Behlül’e de yine isyanlarda RTÜK...

* Sanki RTÜK, yıllarca mağarada yaşamış abazanlardan oluşmuş gibi. Kadın göründe no abdes no cry’a bağlıyorlar. Fena.

* RTÜK’ün cinsel yaşamı: “Merhaba, merhaba”

* RTÜK dedik ama kütük gibi olmuş.

* Radyo televizyon fark etmez, radyodan da uyarılabilen tek kurul. RTÜK. ÜReKşın. (T bende kaldı)

* Şimdi karşılaştırmak gibi olmasın da mesela RTÜK Stockholm’de olsa, çok afedersiniz sokağa çıkamazdı. Telef olurdu telef. (http://stockholmstreetstyle.feber.se/)

* Ama RTÜK olmak da kolay değil, hayattan zevk almayacaksın, her şeye kıllanacaksın, bi de sürekli ereksiyondan korkacaksın. Türk toplumu bu kadarına hazır değil hazır değil. E onca yıldır nasıl üredi bu Türk toplumu? Aile yapısı diyoruz da ailede de fit fit dönüyor, uyandırayım. * Belki RTÜK anne babasının sevişmesine genç yaşta maruz kaldı ve sonra kendine gelemedi, şimdi ondan böyle davranıyor. RTÜK’e saygı. * Bi kere de yıldızların çocukluk fotoğrafları toptan piyasaya çıkmasın kardeşim. Bekleyip bekleyip toptan salıyorlar bunu. Julia Roberts’ın çocukluğuyla kankayım lan artık. O kadar çok gazetede çıktı ki. Ha bi de palamut gibi kızmış gençliğinde Culya. Ha bir de Yeşilçam yıldızı unutuldu haberleri var şu aralar revaçta. Çok da fifistyle.* Ayak gibi kadın diye bir şey var. Sakın karşılaşmayın. * Yazı çabuk bitsin diye büyük fontla yazdım, olmuyormuş.

* Bu hafta dergiye gittim Cem Dinlenmiş’e büyük dayak atacaktım. Amacım tam top patladığında derginin terasında Cem Dinlenmiş’e yeke yekte hayatının en manzaralı dayağını atmaktı ama olmadı. Cem Dinlenmiş de badiye gitmiş, ama işte o genç kafayla gide gide uzaylı Badi’ye gitmiş... Cem’i bulamayınca bari gideyim Baruter’i alayım aşağı diye düşündüm, Baruter de tırsısından yurt dışına kaçmış. Türkiye’ye gelene kadar iyice bi ağırlığa abanayım ki, yiyeceği dayak, pilavın yanında yenen turşu gibi lezzetli olsun.* Tamam çözümü buldum. RTÜK’ün başına Hürriyet.com.tr editörleri geçsin. Memleket şöyle bi nefes alsın. Üstsüz fotoğrafları için tıklansın. Daha demin Penelope Kruz’un memeleriyle göz göz geldim Hürriyet’te. Aynı sayfada: “Lolita yıldızlar da büyüdü”, “Bikinisi olay olmuştu” ve “Güzel dediğin böyle olur” linkleri. ,* Dergide herkes sessiz, kimse geyik yapmıyor, herkes işine odaklanmış. Hepsi çok ciddi, kasıldım. Ben de bi mazeret attım, “işim var” filan dedim eve gelip Warcraft oynadım. Ha ToC 25’de büyük dayak yedik, o ayrı. Ekipte en gevşek adam Met-Üst abi, yeni bi fotoğraf makinesi almış, gözüme 10 kere yeşil lazer tutup, ehi ehi diye güldü.

* “Sevişmeyen kadın ölsün” –Bengü... Alahalaaa. Bengü ne peşinde acaba? Ne yedi de böyle oldu Bengü? Ulan bizdeki bu merak da neymiş. “Ne içtiyseniz bize de verin”ciler, “Ne yediyse biz de ondan yemek istiyoruz”cular bitirdi bizi. Biz bizeyiz.

* Jaws’ın müziği Hababam Sınıfı müziği olsaydı kaparcadan korkar mıydık acaba? Kaparca!* Haftaya başka bir macerada görüşmek üzere. O zamana kadar iyi ki sezyum.com var.
Tek yumurta ikizleri ne demek? Gözümüzden bile hızlı hareket ettiği için, bi orda bi burda görünüp, iki kişi sandığımız bi kişiye 'tek yumurta ikizi' denir. Biriyle küsünce öbürü de küsen, birine küfredince öbürküsü kolumuza tüküren, apaynı iki kişi olamaz ki zati. Cümle içinde : 'Korkuyorum ki, Seda Sayan ve Lerzan Mutlu iki yumurta birizleri. '

Frekans ne? Sesin dalga boyu kaç katlıdır? Sevdiğimiz radyo kanalını dinlediğimiz yere frekans denir. Radyoda yer dar, frekanslar dipdibe. Pop çalarken radyonun yanından bi geçiyon, hoop kanal değişip arabesk. Geri dönerken yine değiş tonton. Şehirde de yer dar. Gökdelenli semtten bi geçiyosun, hoop kanal değişip, gecekondu mahallesi başlıyo. Gökdelenlerin dalgaboyu, gecekonduların ise frekansı heybetlidir.

Bi pedal kaç juldur?Karne hediyesi pisikletle, anca mahallede, yirmi metre yerde gitgitdön gitgitdön. Neden pisikletle okula veya her yere gidemiyoz ulan sizin yüzünüzden diye, dinamo gibi bu, enerjiyi arabaların üstünde zıplamak, onu kale yapıp kaportasına şut çekmek süper zevkli’ye dönüştürür.

Bezik şart mı? Sigara dediğin sokakta içilmeli uygulaması başlayınca kaaveler hep dışarı uğradı. Sokaklar herif, kaldırımlar meşe, ay pardon, neşe doldu. Eskiden kadınbaşına kaaveye giremezdik, artık yolda yürürken istersek bi uğramak zorunda kalıp, kaaveden arkadaşlarla okey veya bezik. Cümle içinde: 'Papaz, kızdan güjlüdür.'

Diyalektik nedir?Hazırda ‘keser döner sap döner, gün olur hesap döner’ diye atasözümüz varken, elin diyalektiğinden tesirlenemem aybala.

Psikiyatr ile psikolog arasında ne farkvaa?Bazı köylerimizde erkekler toplaşıp urganla veya kemerle birbirini döverek, buna imc usulü terapi denir. Çıkışta sıfır agresyon, pırıl pırıl. Urganlısına psikoloji, kemerle olana pisikiyatri denir.

Uzaylı bizden ireli mi, geri mi? Cümle içinde: 'Ben bugün uzaylı gördüm.' Yok efendim biz daha ireliyiz, yok siz daha gerisiniz tartışırken... Dedim ki ‘hep siz geliyonuz buraya, bu sefer ben de bincem ışıklı tanımlanamayana, bakıyım sizin oralar nası’. Bu ‘yoh yoooh, gemide kadın uğursuzluk getirir’ deyince ben bi soğudum galeksiden uzaydan. Orda da mı?
İlköğretim Uyum Programı niyedir?Daha dün annemizin kollarında yatarken, şimdi okullu olan bünyeye fasül fasülyeviç denir. Fasülyeviç’te bilgi asgari olduğundan, aha şefkatli başka kadın daha diye şamşırıp, öğretmene anne der. 'Anne çişim geldi, anne ödevimi evde unutmuşum...' Evdeki anneye de örtmenim diyerek fasülyeviçliği taçlandırır. Neşeli sokak hayatını tiz elden unuta diye fasülyeviçleri diğerlerinden bi hafta önce okula tıkıyolar. Üniversitede ise hazırlık süreci bir yıl. Bu bir yılın sonunda üniversiteli daha da öğretmene 'anne' diyosa al okuldan, ver sanayiye, bari bi meslek öğrensin.

Bilokfülüt nedir ? Abimizin, bize hava atmak için kıllı burnuna sokarak çalmak suretiyle mındar ettiği ilkokul nefeslisine bilokfülüt denir. Nedense bi de balkona çıkıp, ordan fii fifi fiii, fii fifi DÜT şeklinde yapayalnış çalan fasülyeviçin repertuarı ‘yağ satarım bal satarım’dan ibarettir. Amatör sanatçı, üst kattan kafasına halı silkelenerek alkışlanır.

Tek hücreli canlılara örnek de.'Kamçılı Hayvan İndiyana Cons. Mucitlik macerasında Tesla, kalekter olarak İndiyana gibi. Gidip efendi gibi kendisi arayıp bulmuş gizliyi. Mağara kapısında tabancaynan bekleyip, buluşçu dışarı çıkınca ensenine kabzayı ekleştir, sonra buluşu arakla... Bunu yapmamış. Kesik elektrik geri geldiğinde Edison'u da şadediyoruz, o ayrı.

Uzaylı bizden ireli mi, geri mi? Cümle içinde: 'Ben bugün uzaylı gördüm.' Yok efendim biz daha ireliyiz, yok siz daha gerisiniz tartışırken... 'Daha kendi gezegeninizi doğrudürüs tanımıyonuz, gözünüz hep bizim oralarda' dedi. 'Ney?.. Uzay sizin oralar mı?' diye ben çemkirince, bu pıstı. 'Papua Yeni Gine'de gine yeni canlı türleri bulmuşunuz, hayırlı olsun' diye, aklı sıra ortamı yumuşatmak için espri yapıyo. ‘Selami Şahin yapsa hemen gülersin ama' dedi. 'Tabi gülerim, çünkü adam sempatik, sen ise...’ Cümlemi tamamlamadan küsük sivrikafa, ışıklı tepsisine binip füzz…

Alaturkaynan franga arasında ne farkvaa?Taharet musluğu olmayan batı ülkelerinde, muhtemelen bazı sarıdonlu modernlerin dolaşıyo olması, muasır medeniyetten soğutuyo insanı.

Periyodik cetvel nedir?Kadınlar her ay bi dönem She-Wolf olur. She-Wolf halindeyken Shakira gibi kafeste dans edecek kadar değilse de hayli asabidirler. O dönem hiiç ses etme, ne dese ‘he’ de. Cümle içinde: ‘A-uuuuu!..’
Bahçeye dalan var!' cümlesinde , özne cümlenin neresinde yetişir? Ağaca tırmanmak çok zevkli fiil. En olgun dutlar hep yaprakların altında gizli özne, çok dut olması iyilik eki. Bahçenin sahibi yakalarsa, sırtımıza gümleç.

Akıllı işaretler nelerdir? 7 yaş ve altı için uygun: Yediyaşvealtı, oyun oynarken, yol kenarında kurumuş atbokunun yanında ilk defa bir 'nal' görür. Dokuz yaşındaki arkadaşı nalı yerden alıp, boynuna takarken 'atın ayağına çiviliyolar bunlardan' der. Yediyaşvealtı, önce korkar. Biraz düşündükten sonra üzülür. Daha önce nal gören arkadaşı: 'Ama, atın canı yanmıyomuş, öyle dediler' der. Yediyaşvealtı, hemen geri sevinir. Daha önce nal gören çocuk: 'Çünkü tırnaana çakıyolar....' Bu kadar çok sayıda (3) yeni bilgi Yediyaşvealtı'yı yormuştur. Küçük yaşına rağmen hayli büyük kafası karışmıştır. Her yere koşarak gittiği için, ordan da koşarak uzaklaşır. Oynayan diğer Yediyaşvealtı'ların arasına karışıp, oyununa tam bıraktığı yerden devam eder. Bi süre daha oynadıktan sonra, nalı düşünmek için eve gider. Fakat Trt Çocuk'ta çizgifilmi görünce düşünmeyi unutup Simbat'ı seyretmeye dalar. Cümle içinde: 'Simbat başladııı!..'

50 yaş ve üstü: Bayram Eğlence Programları'nda bu sene de kadim sanatçılarımız bi araya getirilip, aynı potporide önce 'eski dostlar', ardından 'eski değil, eskimeyen dostumsun' şarkıları söyletilcek. Ardından, sanatçılar hemen, bi sonraki bayramda tekrar açmak üzere görünmezlik pelerinine sarınıp servisle evlere...



Pay ve paydasına ayır. Pay: Köpekleri hep kemik hayal ederken hayal ederiz. Eti bizim, kemiği onun. Bizi bazan kovalasalar da, ya seviyo ya sayıyolar veya ikisi birden, az ıssırıyolar. Payda: 'Karpuzun içini kendin yirsen, eşşekler tabi kabuğunu çok sever.'

REM nedir? Dün gece rüyamda... hayırdır inşallah... sağol... rüyamda bronzlaşmış, çok şık ünlüler gördüm. Hepsi çok neşeli, kıpır kıpır. Dans falan ediyolar. 'Nooldu' diyorum, papyonlu bi şovmen 'sezon başladı, kanalı tanıtıyoruz, şekerim' diyo. Sırayla göz kırpıp, şefkatle yanaklarımdan makas alıyo ünlüler. Haber spikerleri de dans ediyo ama onlar, hani rüyanda birine seslenmek istersin de sesin çıkmaz, öyle oynuyolar... Cümle içinde: 'Kalk yerine yat!'

Uzaylıların bıraktığı söylenen işaretlere örnek söyle. Birbirine bağlanıp elektrik tellerine atılmış ayakkaplar, ağaca takılmış uçurtma... Bi de tarlalara şekil eziyolarmış ama onu cetvelle yapabilirsin zaten. Uzaylı olman şart değil.

Deliye her gün bayram mı?Nerden biliyim, deli miyim ben?.. Bayram, geri barışmaya uygun zemin. Bayram şekeri klip, 'Sharif Dean- Do you love me?' ile bayramımız daha kutlu olur. Kutlu olsun tabi.
* Yıllardır aşamadığım bir korku. Minibüste “Ücreti uzatmayan var mı?” sorusu. Parayı uzatmış bile olsam tırsıyorum, uzatmamış gibi hissediyorum hep.

* Minibüsten minibüse fark var. Her yörenin minibüs kafası farklı. Bazı yerlerde parayı hemen bindiğiniz an veriyorsunuz, bazı yerlerde ise inerken. Önemli olan bindiğiniz mekanın minibüs raconunu direkt absorbe etmeniz. Özümsemeniz.

* Frene basıldığından altta yanar döner ışık çakan minibüslere ekstra dikkat. Şüphesiz ki onların vites kolları ya bilardo topu ya da kurukafa (Frene basınca gözlerden kırmızı ışık verme opsiyonel).* Erörle mücadele.* Ben politikacı kafasını pek anlamıyorum. Şimdi başbakan ısrarla kriz teğet geçti diyor. Son olarak gazeteci iftarında da dedi. Argüman şu: İspanya’da işsizlik %18, İngiltere’de ise tarihinin en yüksek oranına sahip. Türkiye’de ise %10’dan 14’e çıkmış. Gerçekten kriz bizi teğet geçmiş canııım. Ama aaakadan.* Türkiye’ye 8.9 milyar dolara füze kalkanı. İran’ın uzun menzilli füzeleri de yokmuş. O milyar dolarlarla daha güzel şeyler yapılamaz mıydı? İşimiz gücümüz kalkanlarla, kulkanlarla. Hadi alıcaz el mecbur g*t gardiyan ama bu kalkan için: Düşmanımız kim? Para nereden geliyor?* Dünyanın en savaşgan memleketi Amerika bile kalkanları indirme kararı aldı. Obiş, daha biraz önce açıklama yaptı. Füze kalkanı projesi rafa kalkıyor. Ama tabii Türkiye’nin düşmanı bol. Mutlaka almalıyız o silahları. Ama korkmayın saldırmak için değil, kendimizi savunmak için.

* Zaten hiçbir ülkenin ‘Saldırı bakanı’ diye bi şeyi yok. O da göstermelik. Her ülkede bir ‘Savunma’ bakanı var. E bütün ülkelerde savunma bakanı varsda, kim kime saldırıyor eamk?* Deniz Baykal’ın son kullanma tarihi gelmedi mi hala? Şaka gibi, başbakan yanındaki adama konuşmak için mektup yazar mı ya? Bu nasıl politika? Ben de Deniz Baykal’a bi mektup yazacağım, içinde de ‘Bırak bu işler’ yazacak. Belki onu okur.

* Youtube hala yasak. Peki iPhone’larda nasıl çalışıyor bu şer yutübe’ü? * Havalar serinledi mi geçtiğim bir kalın kıyafetlerin hazzını anlatamam. Ama siz de yaşıyorsunuzdur. Şu mevsim ısınma hissinin en yoğun yaşandığı mevsim. Üzerinde incecik bi şey bile alsan zart, için ısınıyor.* Bundan bikaç yıl önce bi ajanstayım. Ajansın yaratıcı amiriyle para konuşuyorum, cepte para yok. Bana ne dese beğenirsiniz? “Sana biz şimdi 10 bin lira versek de ona bir iki ay sonra alışır, onu da bitirirsin”... Hoca hazırcevap ama o noktada karşımdaki düşüncesizlik yüzünden büyük kilitlenmiştim. Sen hele ver 10 bin lirayı, neden o paranın ne olacağını düşünüyorsun ki? Herkes yelkenliyle dolaşıyor sanki. Bi de çok afedersin de zencilerle para karşılığı sabahtan akşama ilişki kursan bile bitmez o para. Yarısına da fitiz. Ama olmadı. Bu kafayla da zor. * Zaten işyeri denen şeyin iyi tarafıyla kötü tarafı aynı: Diğer çalışanlar... Tek başınıza çalışsanız sorun yok da, ne yazık ki, o mekana girdiğiniz an bir sürü saçma sapan insanla karşılaşıyorsunuz. E, şimdi objektif olalım, siz de o insanlara saçma bir insan olarak görünüyorsunuz. * Ekosistemin nasıl oluştuğuna şaşırmam da, buna şaşırırım. Her ortamda herkesin cezası bir başkası... Bu nasıl oluyor, hala kafam basmıyor. Dünyanın en pamuk adamı bile işyerinde başka biri için dünyanın en büyü g*tü olabilir.

* Bayram günleri aman hastalanmayın ya da başınıza bi şey gelmesin. Bayramda her yer felç.

* Bu hafta cinamet minayet derken sıfır moral vardı. Yazsan yazılmaz mevzular. Ağzımız bi karış açık tv’ye bakıyoruz. Keşke bacak olsa da bacağa baksak. * Herkese keyifli bayramlar. Kapınızı çalıp şekerinize talip olabilirim. Velkamtu may kendi şap.
2012 ne zamandır?‘Batsın bu dünya’ da güzel beste, ama ‘Benim hâlâ umudum var’ şarkısını daha bi seviyom, antioksidan şarkı…

Zaytgayst nedir? Bayramda büyük eller öperek ilk maaşını alan fasül, koşa koşa bakkala. Neden her yere koşarak gidiyo, bilmiyorum. Neyse, fasülde muamma bitmez ki. Eskiden maaşını çatapat, kızkovalıyan, füze, torpil gibi çok sesli enstrümanlara yatıran fasüller, gümletme ihtiyacını artık kompiter oyunlarıyla gideriyo. Bu değişime, almansak zaytgayst, değilsek zamanruhu denir. Zamanruhu, şu sıra hayli zeyirli olduğundan fazla teneffüs edildiğinde yoğurt yiyerek veya çık sokakta oyna.

Edatlara bi örnek verele.Yalan söyleyen politikacıyı dinlemek, ankesörlü telefonda çok uzun süre konuşan birinin ardından, yapış yapış, terli ve sıcak ahizeyi kulağa dayamak gibi.

Doğal afet nedir?Olur olmaz yere otoyol veya baraj yapılıp su götürür, yel üfürürse buna yapay afet, buna doğal afet diyene ise doğal afet denir.

Sonbahar hangisi? Terlik sezonu başlıyo. Bilhassa misafirliğe gidince ikram edilen terlikleri giymeli, soğuk taşlara basıp sonra elin evinde zart zurt etmemeliyiz. Cümle âlem içinde, sandalyede yana eğilip kıçı havaya dikme, iyice ilan-ı zart ediyosun.

Plastik sanatlar ve estetik kavramını açık et.Ameliyet-i cerrahiye- ül pilastik. Dar gelirliler için, pantula veya sütyene konacak cisimler: Erkekler için: ZerzevatKızlar için: Narenciye Daha da dar gelirliysek, her gün düzenli olarak bi baz istasyonunun altında oturup, iki saat bazlanarak çok değişik bi güzellik anlayışı bekliyo bizi.

Uzaylı bizden ireli mi geri mi? Cümle içinde: ‘Ben dün uzaylı gördüm.’ Yok efendim siz gerisiniz, biz ireliyiz tartışırken saat sekiz olmuş, hava kararmış. Dedim ki buna, al şu eteği ve peruğu giy, şu durakta bekle. Hemen atladı sazan, giyindi kuşandı gitti durağa. Korna çalan mı dersin, laf atan mı dersin; heriflerden bi ikisini lazerle böldü bu ama bitcek gibi değil. Onbeş dakka dayanamadı, baktım koşa koşa geliyo geri. Siz diyo, her gün diyo, bu gerilimle nasıl diyo... Sonra gezegendeki son gemiye binip, çekip gitti şimşirkafa.

1 = 1 mi? Tabiidir ki değil... ‘Bütün gün dışarda canımız çıkıyo. Bi akşam da eve geldiğimizde önümüze bi tas babalı oğullu çorba koy be adam’ diyen kadın pek görmedim hiç.